
Berzâh gitti.
Ama hâlâ karşımda sanki... Gözlerimin içine nefretle bakıyor ve göğsüme sapladığı bıçağı acımasızca çevirip duruyor.
Ne dur diyebiliyorum ne de elimi kaldırıp onu durdurabiliyorum.
Artık hiçbir hükmü yok. Yürüdüğümüz yolun sonu, uçurumla bitti.
Yine bir 12 Kasım gecesi, ardında bir kıyamet bırakarak ortadan kaybolan Berzâh, bu defa çok daha büyük bir tehlikenin içinde bulur kendini.
Peşinde oldukları gerçekleri yalnızca o biliyordur artık: Geçmişin yalanlarını, iç içe geçmiş tuzakları kuranı, Savaş’ın geride bıraktığı mektubun sırrını ve hayatlarını tehdit eden esas düşmanlarının adını…
Gerçekler ortaya dökülemeyecek kadar acı verici, bir daha Aybars’la yan yana gelmek istemeyeceği kadar da kirlidir fakat önünde uzanan yeni yol, onu bir seçim yapmaya mecbur bırakacaktır.
Ya Lorenzo Martini’nin dostluğunu kabul edip bambaşka bir hayata adım atacak ya da Aybars’a gerçekleri anlatıp herkesin kaderini altüst edecektir.
Bir zaman sonra yolları yeniden birbirine çıkan Berzâh ve Aybars, yan yana değil karşı karşıya oldukları bir savaşın içine düştüklerinde, aşkla düşmanlık arasındaki o ince çizgide kaybedeceklerdir kendilerini.
En çok da kalplerini…
“Hep olmak istediğin gibi özgürsün,” dedim ağladığımın farkında olmadan.
“Dışarıda olmasa da içimde bir mezarın var artık.”
Berzâh gitti.
Ama hâlâ karşımda sanki... Gözlerimin içine nefretle bakıyor ve göğsüme sapladığı bıçağı acımasızca çevirip duruyor.
Ne dur diyebiliyorum ne de elimi kaldırıp onu durdurabiliyorum.
Artık hiçbir hükmü yok. Yürüdüğümüz yolun sonu, uçurumla bitti.
Yine bir 12 Kasım gecesi, ardında bir kıyamet bırakarak ortadan kaybolan Berzâh, bu defa çok daha büyük bir tehlikenin içinde bulur kendini.
Peşinde oldukları gerçekleri yalnızca o biliyordur artık: Geçmişin yalanlarını, iç içe geçmiş tuzakları kuranı, Savaş’ın geride bıraktığı mektubun sırrını ve hayatlarını tehdit eden esas düşmanlarının adını…
Gerçekler ortaya dökülemeyecek kadar acı verici, bir daha Aybars’la yan yana gelmek istemeyeceği kadar da kirlidir fakat önünde uzanan yeni yol, onu bir seçim yapmaya mecbur bırakacaktır.
Ya Lorenzo Martini’nin dostluğunu kabul edip bambaşka bir hayata adım atacak ya da Aybars’a gerçekleri anlatıp herkesin kaderini altüst edecektir.
Bir zaman sonra yolları yeniden birbirine çıkan Berzâh ve Aybars, yan yana değil karşı karşıya oldukları bir savaşın içine düştüklerinde, aşkla düşmanlık arasındaki o ince çizgide kaybedeceklerdir kendilerini.
En çok da kalplerini…
“Hep olmak istediğin gibi özgürsün,” dedim ağladığımın farkında olmadan.
“Dışarıda olmasa da içimde bir mezarın var artık.”