9786258094206
	405227
	
  https://www.kitap.nl/rolyefteki-aslan.htm
	Rölyefteki Aslan  
		    		
		9.80		
		
				
		        
			
	
	
	
	Du¨nyanın en iri ve gu¨zel gözlerine sahip Enheduanna'nın gözlerini hatırlamayanlar, yazdıklarını da hatırlamaz. Halbuki o kadar gu¨zeldir ki, Enheduanna'ya bakanlar onun kaderini merak eder. Ancak bu nasıl ölu¨msu¨zlu¨ktu¨r ki Enheduanna'nın adı hiçbir kitapta yoktur.
Handan Acar Yıldız, Rölyefteki Aslan ile, u¨zerinde yaşadığımız topraklarda sonsuza dek yaşayacak kadınlarla, onların karanlık ve görkemli yazgılarıyla yu¨z yu¨ze getirir bizi. İnsanlık tarihindeki ilk yazar kadının, hem prenses hem rahibe olan Enheduanna'nın hikâyesi birbirinden farklı kadınlarla du¨ğu¨mlenirken geçmiş şimdiyle, Enheduanna da Doğu'nun diğer kadınlarıyla karşılaşır. Kitabelerin yıkıldığı çağlardan kâğıtların buruşturulduğu zamana, çivi yazısındaki balıkların ilkel zıpkınlar tarafından bir bir avlandığı ana değin anlatmayı su¨rdu¨ru¨r hikâyesini.
“Dört öbeğe ayırdı örgu¨de kullanacağı bitki saplarını. Kuzey, gu¨ney, doğu, batıyı temsil ediyordu her öbek. Her sepet, başlangıcındaki dört yönu¨ içe kıvırarak daireye dönu¨ştu¨ru¨rdu¨. Dört yön sepette mu¨ndemiçti artık. Çocuğun kaderi hangi yöne çekerse oraya doğru akacaktı sepet.
Dicle, doğuramadığı bu¨tu¨n çocukların yerine rahibenin oğlunu sarıp sarmaladı.”
		
             
			
	
Handan Acar Yıldız, Rölyefteki Aslan ile, u¨zerinde yaşadığımız topraklarda sonsuza dek yaşayacak kadınlarla, onların karanlık ve görkemli yazgılarıyla yu¨z yu¨ze getirir bizi. İnsanlık tarihindeki ilk yazar kadının, hem prenses hem rahibe olan Enheduanna'nın hikâyesi birbirinden farklı kadınlarla du¨ğu¨mlenirken geçmiş şimdiyle, Enheduanna da Doğu'nun diğer kadınlarıyla karşılaşır. Kitabelerin yıkıldığı çağlardan kâğıtların buruşturulduğu zamana, çivi yazısındaki balıkların ilkel zıpkınlar tarafından bir bir avlandığı ana değin anlatmayı su¨rdu¨ru¨r hikâyesini.
“Dört öbeğe ayırdı örgu¨de kullanacağı bitki saplarını. Kuzey, gu¨ney, doğu, batıyı temsil ediyordu her öbek. Her sepet, başlangıcındaki dört yönu¨ içe kıvırarak daireye dönu¨ştu¨ru¨rdu¨. Dört yön sepette mu¨ndemiçti artık. Çocuğun kaderi hangi yöne çekerse oraya doğru akacaktı sepet.
Dicle, doğuramadığı bu¨tu¨n çocukların yerine rahibenin oğlunu sarıp sarmaladı.”
		
			Du¨nyanın en iri ve gu¨zel gözlerine sahip Enheduanna'nın gözlerini hatırlamayanlar, yazdıklarını da hatırlamaz. Halbuki o kadar gu¨zeldir ki, Enheduanna'ya bakanlar onun kaderini merak eder. Ancak bu nasıl ölu¨msu¨zlu¨ktu¨r ki Enheduanna'nın adı hiçbir kitapta yoktur.
Handan Acar Yıldız, Rölyefteki Aslan ile, u¨zerinde yaşadığımız topraklarda sonsuza dek yaşayacak kadınlarla, onların karanlık ve görkemli yazgılarıyla yu¨z yu¨ze getirir bizi. İnsanlık tarihindeki ilk yazar kadının, hem prenses hem rahibe olan Enheduanna'nın hikâyesi birbirinden farklı kadınlarla du¨ğu¨mlenirken geçmiş şimdiyle, Enheduanna da Doğu'nun diğer kadınlarıyla karşılaşır. Kitabelerin yıkıldığı çağlardan kâğıtların buruşturulduğu zamana, çivi yazısındaki balıkların ilkel zıpkınlar tarafından bir bir avlandığı ana değin anlatmayı su¨rdu¨ru¨r hikâyesini.
“Dört öbeğe ayırdı örgu¨de kullanacağı bitki saplarını. Kuzey, gu¨ney, doğu, batıyı temsil ediyordu her öbek. Her sepet, başlangıcındaki dört yönu¨ içe kıvırarak daireye dönu¨ştu¨ru¨rdu¨. Dört yön sepette mu¨ndemiçti artık. Çocuğun kaderi hangi yöne çekerse oraya doğru akacaktı sepet.
Dicle, doğuramadığı bu¨tu¨n çocukların yerine rahibenin oğlunu sarıp sarmaladı.”
		
		
										
			Handan Acar Yıldız, Rölyefteki Aslan ile, u¨zerinde yaşadığımız topraklarda sonsuza dek yaşayacak kadınlarla, onların karanlık ve görkemli yazgılarıyla yu¨z yu¨ze getirir bizi. İnsanlık tarihindeki ilk yazar kadının, hem prenses hem rahibe olan Enheduanna'nın hikâyesi birbirinden farklı kadınlarla du¨ğu¨mlenirken geçmiş şimdiyle, Enheduanna da Doğu'nun diğer kadınlarıyla karşılaşır. Kitabelerin yıkıldığı çağlardan kâğıtların buruşturulduğu zamana, çivi yazısındaki balıkların ilkel zıpkınlar tarafından bir bir avlandığı ana değin anlatmayı su¨rdu¨ru¨r hikâyesini.
“Dört öbeğe ayırdı örgu¨de kullanacağı bitki saplarını. Kuzey, gu¨ney, doğu, batıyı temsil ediyordu her öbek. Her sepet, başlangıcındaki dört yönu¨ içe kıvırarak daireye dönu¨ştu¨ru¨rdu¨. Dört yön sepette mu¨ndemiçti artık. Çocuğun kaderi hangi yöne çekerse oraya doğru akacaktı sepet.
Dicle, doğuramadığı bu¨tu¨n çocukların yerine rahibenin oğlunu sarıp sarmaladı.”