9786051926001
482346
https://www.kitap.nl/ona-bakmak.htm
Ona Bakmak
24.50
“Gerçekten zamanda yolculuk yapamazsın.”
“Evet, yapabilirim. Bak, biraz önce yine yaptım. Bir saniye önceden
geliyorum.”
“Ama oraya geri dönemezsin.”
“Hayır, çünkü geçmiş hiçbir işe yaramaz. Bu yüzden geçmişten
geleceğe yolculuk yapılır.”
Bir dağın tepesinde, rüzgârla konuşan taşlar arasında, yıllardır
kimsenin görmediği bir heykel. Yersiz yurtsuz bir heykeltıraş:
Mimo. Zincirlerini kırmaya çalışan bir asilzade: Viola. Ve aralarında
İtalya. Taşın, yıldızların ve devrimin ülkesi.
20. yüzyılın ilk yarısında faşizmin gölgesi, sanatı ve aşkı karartmaya
başlamışken iki genç, taşın içine sonsuzluğu oyabilecek bir aşkla
birbirine bağlanır.
Ona Bakmak, sadece büyük bir aşkın, unutulmuş bir heykelin son
sırrına emanet edildiği bir hikâye değil; aynı zamanda bir ülkenin,
sanatın ve ruhun yüceliğine yazılmış bir methiye.
“Evet, yapabilirim. Bak, biraz önce yine yaptım. Bir saniye önceden
geliyorum.”
“Ama oraya geri dönemezsin.”
“Hayır, çünkü geçmiş hiçbir işe yaramaz. Bu yüzden geçmişten
geleceğe yolculuk yapılır.”
Bir dağın tepesinde, rüzgârla konuşan taşlar arasında, yıllardır
kimsenin görmediği bir heykel. Yersiz yurtsuz bir heykeltıraş:
Mimo. Zincirlerini kırmaya çalışan bir asilzade: Viola. Ve aralarında
İtalya. Taşın, yıldızların ve devrimin ülkesi.
20. yüzyılın ilk yarısında faşizmin gölgesi, sanatı ve aşkı karartmaya
başlamışken iki genç, taşın içine sonsuzluğu oyabilecek bir aşkla
birbirine bağlanır.
Ona Bakmak, sadece büyük bir aşkın, unutulmuş bir heykelin son
sırrına emanet edildiği bir hikâye değil; aynı zamanda bir ülkenin,
sanatın ve ruhun yüceliğine yazılmış bir methiye.
“Gerçekten zamanda yolculuk yapamazsın.”
“Evet, yapabilirim. Bak, biraz önce yine yaptım. Bir saniye önceden
geliyorum.”
“Ama oraya geri dönemezsin.”
“Hayır, çünkü geçmiş hiçbir işe yaramaz. Bu yüzden geçmişten
geleceğe yolculuk yapılır.”
Bir dağın tepesinde, rüzgârla konuşan taşlar arasında, yıllardır
kimsenin görmediği bir heykel. Yersiz yurtsuz bir heykeltıraş:
Mimo. Zincirlerini kırmaya çalışan bir asilzade: Viola. Ve aralarında
İtalya. Taşın, yıldızların ve devrimin ülkesi.
20. yüzyılın ilk yarısında faşizmin gölgesi, sanatı ve aşkı karartmaya
başlamışken iki genç, taşın içine sonsuzluğu oyabilecek bir aşkla
birbirine bağlanır.
Ona Bakmak, sadece büyük bir aşkın, unutulmuş bir heykelin son
sırrına emanet edildiği bir hikâye değil; aynı zamanda bir ülkenin,
sanatın ve ruhun yüceliğine yazılmış bir methiye.
“Evet, yapabilirim. Bak, biraz önce yine yaptım. Bir saniye önceden
geliyorum.”
“Ama oraya geri dönemezsin.”
“Hayır, çünkü geçmiş hiçbir işe yaramaz. Bu yüzden geçmişten
geleceğe yolculuk yapılır.”
Bir dağın tepesinde, rüzgârla konuşan taşlar arasında, yıllardır
kimsenin görmediği bir heykel. Yersiz yurtsuz bir heykeltıraş:
Mimo. Zincirlerini kırmaya çalışan bir asilzade: Viola. Ve aralarında
İtalya. Taşın, yıldızların ve devrimin ülkesi.
20. yüzyılın ilk yarısında faşizmin gölgesi, sanatı ve aşkı karartmaya
başlamışken iki genç, taşın içine sonsuzluğu oyabilecek bir aşkla
birbirine bağlanır.
Ona Bakmak, sadece büyük bir aşkın, unutulmuş bir heykelin son
sırrına emanet edildiği bir hikâye değil; aynı zamanda bir ülkenin,
sanatın ve ruhun yüceliğine yazılmış bir methiye.