Lacivert Taşı

Stok Kodu:
9786054322770
Sayfa Sayısı:
367
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2019-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
17,80
Temin süresi 6-9 iş günü.
9786054322770
415188
Lacivert Taşı
Lacivert Taşı
17.80

Lacivert Tasi; öyküsü her ne kadar 20. yüzyilin ilk yillarinda basliyor gibi görünse de aslinda özelde güneydogu, genelde ise tüm Anadolu cografyasinin melalini potasinda eriten bir kitap.
Ipekyolu ticaretinin son temsilcilerinden, güneydogulu çerçi bir ailenin hikâyesi bu.
Koca bir imparatorluktan arta kalan bir avuç toprakta, Arap ya da Ermeni, Türk ya da Kürt olmayi önemsemeden insan olmayi, insan kalmayi basarabilmis bir azinligin hikâyesi.
Bir zamanlarin bilimle, sanatla ama illa ki incelikle yogrulmus bitek topraklarinin nasil çoraklastiginin hikâyesi.
Kardeslik cografyasindaki düsmanligin hikâyesi. Yüz yil önce kaybettigimiz günden beri döne döne arayip da bir türlü bulamadigimiz "lacivert tasi"nin hikâyesi...
Yollara baktim; gece fenerlerinde aradim, akip giden sularda, uçusan yapraklarda aradim. Saadet ve aci her yerdeydi, hem iç içe... Dalgali, damarli bir tas gibi. Mavisi, firuzesi, grisi, laciverdi iç içe... Can çekisen bir kertenkelede, aglara takilmis bir kelebekte... Sordum, çagirdim. Sunu anladim ki, oglum Tutku'nun dedigi gibi, "Her sey ve evren bir bütündür!"

Lacivert Tasi; öyküsü her ne kadar 20. yüzyilin ilk yillarinda basliyor gibi görünse de aslinda özelde güneydogu, genelde ise tüm Anadolu cografyasinin melalini potasinda eriten bir kitap.
Ipekyolu ticaretinin son temsilcilerinden, güneydogulu çerçi bir ailenin hikâyesi bu.
Koca bir imparatorluktan arta kalan bir avuç toprakta, Arap ya da Ermeni, Türk ya da Kürt olmayi önemsemeden insan olmayi, insan kalmayi basarabilmis bir azinligin hikâyesi.
Bir zamanlarin bilimle, sanatla ama illa ki incelikle yogrulmus bitek topraklarinin nasil çoraklastiginin hikâyesi.
Kardeslik cografyasindaki düsmanligin hikâyesi. Yüz yil önce kaybettigimiz günden beri döne döne arayip da bir türlü bulamadigimiz "lacivert tasi"nin hikâyesi...
Yollara baktim; gece fenerlerinde aradim, akip giden sularda, uçusan yapraklarda aradim. Saadet ve aci her yerdeydi, hem iç içe... Dalgali, damarli bir tas gibi. Mavisi, firuzesi, grisi, laciverdi iç içe... Can çekisen bir kertenkelede, aglara takilmis bir kelebekte... Sordum, çagirdim. Sunu anladim ki, oglum Tutku'nun dedigi gibi, "Her sey ve evren bir bütündür!"
Kapat