9786052398265
444698

https://www.kitap.nl/gulyabani-7.htm
Gulyabani
10.90
“Ölüm var, ayrılık yok...”
“Onun hikâyeleri içinde en meşhuru, en me¬raklısı Gulyabani vakasıydı. Bu bir masal de¬ğil, olmuş bir vaka, gençliğinde Muhsine Hanı¬m'ın uğradığı acayip ve üzüntülü bir maceraydı. Bunu kendisinden dinlediğim gibi hikâye ede¬ceğim. Fakat anlatanın saf ve sade lisanı, vakanın beyan olunan satırlara bütün ayrıntılarıyla geçirilmesine müsait olmadığı için lüzum görüldükçe asılda olmayan özel terimleri kullanmaya mecburum.
Yani Muhsine Hanım'dan dinlediğimi kendi hi¬kâye lisanımla yazacağım. Bazı cümlelerin, hikâ¬yeyi anlatan kadının saf ağzından çıktığına şaşıp kalacak okuyucularımın itirazlarına karşı bunu söyleme ihtiyacı hissettim.”
“Onun hikâyeleri içinde en meşhuru, en me¬raklısı Gulyabani vakasıydı. Bu bir masal de¬ğil, olmuş bir vaka, gençliğinde Muhsine Hanı¬m'ın uğradığı acayip ve üzüntülü bir maceraydı. Bunu kendisinden dinlediğim gibi hikâye ede¬ceğim. Fakat anlatanın saf ve sade lisanı, vakanın beyan olunan satırlara bütün ayrıntılarıyla geçirilmesine müsait olmadığı için lüzum görüldükçe asılda olmayan özel terimleri kullanmaya mecburum.
Yani Muhsine Hanım'dan dinlediğimi kendi hi¬kâye lisanımla yazacağım. Bazı cümlelerin, hikâ¬yeyi anlatan kadının saf ağzından çıktığına şaşıp kalacak okuyucularımın itirazlarına karşı bunu söyleme ihtiyacı hissettim.”
“Ölüm var, ayrılık yok...”
“Onun hikâyeleri içinde en meşhuru, en me¬raklısı Gulyabani vakasıydı. Bu bir masal de¬ğil, olmuş bir vaka, gençliğinde Muhsine Hanı¬m'ın uğradığı acayip ve üzüntülü bir maceraydı. Bunu kendisinden dinlediğim gibi hikâye ede¬ceğim. Fakat anlatanın saf ve sade lisanı, vakanın beyan olunan satırlara bütün ayrıntılarıyla geçirilmesine müsait olmadığı için lüzum görüldükçe asılda olmayan özel terimleri kullanmaya mecburum.
Yani Muhsine Hanım'dan dinlediğimi kendi hi¬kâye lisanımla yazacağım. Bazı cümlelerin, hikâ¬yeyi anlatan kadının saf ağzından çıktığına şaşıp kalacak okuyucularımın itirazlarına karşı bunu söyleme ihtiyacı hissettim.”
“Onun hikâyeleri içinde en meşhuru, en me¬raklısı Gulyabani vakasıydı. Bu bir masal de¬ğil, olmuş bir vaka, gençliğinde Muhsine Hanı¬m'ın uğradığı acayip ve üzüntülü bir maceraydı. Bunu kendisinden dinlediğim gibi hikâye ede¬ceğim. Fakat anlatanın saf ve sade lisanı, vakanın beyan olunan satırlara bütün ayrıntılarıyla geçirilmesine müsait olmadığı için lüzum görüldükçe asılda olmayan özel terimleri kullanmaya mecburum.
Yani Muhsine Hanım'dan dinlediğimi kendi hi¬kâye lisanımla yazacağım. Bazı cümlelerin, hikâ¬yeyi anlatan kadının saf ağzından çıktığına şaşıp kalacak okuyucularımın itirazlarına karşı bunu söyleme ihtiyacı hissettim.”