Feminizmin Yazgıları: Devlet Güdümlü Kapitalizmden Neoliberal Krize

Stok Kodu:
9786053147589
Sayfa Sayısı:
368
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
17,40
Temin süresi 6-9 iş günü.
9786053147589
440397
Feminizmin Yazgıları: Devlet Güdümlü  Kapitalizmden Neoliberal Krize
Feminizmin Yazgıları: Devlet Güdümlü Kapitalizmden Neoliberal Krize
17.40
1970'lerden bugüne feminist imgelemde yaşanan değişimlerin izini süren Feminizmin Yazgıları, “İkinci Dalga” feminizmin kadın
özgürlüğü için verilen radikal bir mücadele olarak Yeni Sol'un içinden ortaya çıkışıyla başlayıp zaman içerisinde ütopyacı enerjisini
yitirerek kimlik siyaseti ve neoliberalizmle hizalandığı tarihsel süreci gözler önüne seriyor.
Vaktiyle feminist kuramın merkezinde yer alan, kapitalist toplumun doğasına yönelik eleştirelliğin giderek geri plana atıldığını,
hegemonik yahut anaakım feminist kuramın kendisini artık küresel kapitalist sisteme başkaldıran bir radikallikte algılamadığını, bilakis
neoliberal güçlere her geçen gün daha fazla yakınsadığını, hatta onlarla “tehlikeli bir münasebet”e girdiğini dile getiren Nancy Fraser,
refah devletinin maruz kaldığı politik ve ideolojik saldırılara paralel bir biçimde, geçmişte büyük önem atfedilen ırk ve sınıf temelli
meselelerin, yeniden bölüşüm, toplumsal ve ekonomik adalete ilişkin taleplerin, kültürel farklılıklar ve kimlik siyaseti lehine
marjinalleştirildiğini yahut tamamen terk edildiğini iddia ediyor.
Fraser'a göre, feminist hareketin başlangıçtaki özgürleştirici vaadini geri kazanmasının ve içinde yaşadığımız küresel neoliberal krizin
açmazlarına çözüm üretebilmesinin yolu, diğer özgürlükçü ve eşitlikçi hareketlerle bir araya gelerek kontrolden çıkmış serbest piyasa
düzeninin demokratik denetime tabi tutulması için ortak bir mücadele örgütlemesinden geçiyor.
1970'lerden bugüne feminist imgelemde yaşanan değişimlerin izini süren Feminizmin Yazgıları, “İkinci Dalga” feminizmin kadın
özgürlüğü için verilen radikal bir mücadele olarak Yeni Sol'un içinden ortaya çıkışıyla başlayıp zaman içerisinde ütopyacı enerjisini
yitirerek kimlik siyaseti ve neoliberalizmle hizalandığı tarihsel süreci gözler önüne seriyor.
Vaktiyle feminist kuramın merkezinde yer alan, kapitalist toplumun doğasına yönelik eleştirelliğin giderek geri plana atıldığını,
hegemonik yahut anaakım feminist kuramın kendisini artık küresel kapitalist sisteme başkaldıran bir radikallikte algılamadığını, bilakis
neoliberal güçlere her geçen gün daha fazla yakınsadığını, hatta onlarla “tehlikeli bir münasebet”e girdiğini dile getiren Nancy Fraser,
refah devletinin maruz kaldığı politik ve ideolojik saldırılara paralel bir biçimde, geçmişte büyük önem atfedilen ırk ve sınıf temelli
meselelerin, yeniden bölüşüm, toplumsal ve ekonomik adalete ilişkin taleplerin, kültürel farklılıklar ve kimlik siyaseti lehine
marjinalleştirildiğini yahut tamamen terk edildiğini iddia ediyor.
Fraser'a göre, feminist hareketin başlangıçtaki özgürleştirici vaadini geri kazanmasının ve içinde yaşadığımız küresel neoliberal krizin
açmazlarına çözüm üretebilmesinin yolu, diğer özgürlükçü ve eşitlikçi hareketlerle bir araya gelerek kontrolden çıkmış serbest piyasa
düzeninin demokratik denetime tabi tutulması için ortak bir mücadele örgütlemesinden geçiyor.
Kapat