9786255695475
478523
https://www.kitap.nl/bayan-ra-nin-raporlari.htm
Bayan Ra’nın Raporları
9.80
Bayan Ra'nın Raporları, okuyucuyu İspanya'da boğa güreşi yapılan bir arenadan Granada'nın gökyüzüne açılan avlularına, oradan da Picasso'nun dehşeti yansıtan Guernica tablosunun tam ortasına taşır. Bayan Ra, Sherlock Holmes gibi elinde feneriyle hafızanın kuytularına iner, bellek ve kimlik üzerine zorlu bir sorgulama başlatır.
Ra'nın gözünden dünya, hem kişisel hem de politiktir. Anneliğin kırılganlığı ve gündelik hayatın sıkıntıları, küresel acıların varoluşsal yüküyle iç içe geçer. ABD'de gördüğü kurucu liderlerin heykelleri, sömürgeleştirilmiş toprakların ruhunu duyurur. Irak ve Filistin'deki bitmeyen mücadele ise onun uykularını bölen, kabuk tutmayan bir yaraya dönüşür. Kahire'den İspanya'ya, oradan Amerika'ya uzanan bu seyahatler, sadece fiziksel yer değiştirmeler değil; tarih, kültür ve vicdan arasında yapılan zorlu hesaplaşmalardır.
Bayan Ra'nın Raporları, dünyanın ağırlığı altında sıkışıp kalan vicdanlı bir aydının kaleminden eleştirel bir anlatı.
Bu bir göl. Eski zamanların birinde, romantik şair kendini gölün kıyısında otururken hayal ederdi; belki de dalları âdeta hüzünlü bir kadının çözülmüş saç örgülerini andıran bir söğüdün dibinde... Göle uzun uzun bakar, yüzeyinde Narcissus'un güzel ve kederli yüzünü görürdü. Kendinden bir parça bulduğunda bu onu derinden etkiler, aklı başından gider ve ruhu için endişe duyarak mırıldanırdı: Zavallı şey, sana kim acır ki? Ardından da mersiyesine başlardı...
Ra'nın gözünden dünya, hem kişisel hem de politiktir. Anneliğin kırılganlığı ve gündelik hayatın sıkıntıları, küresel acıların varoluşsal yüküyle iç içe geçer. ABD'de gördüğü kurucu liderlerin heykelleri, sömürgeleştirilmiş toprakların ruhunu duyurur. Irak ve Filistin'deki bitmeyen mücadele ise onun uykularını bölen, kabuk tutmayan bir yaraya dönüşür. Kahire'den İspanya'ya, oradan Amerika'ya uzanan bu seyahatler, sadece fiziksel yer değiştirmeler değil; tarih, kültür ve vicdan arasında yapılan zorlu hesaplaşmalardır.
Bayan Ra'nın Raporları, dünyanın ağırlığı altında sıkışıp kalan vicdanlı bir aydının kaleminden eleştirel bir anlatı.
Bu bir göl. Eski zamanların birinde, romantik şair kendini gölün kıyısında otururken hayal ederdi; belki de dalları âdeta hüzünlü bir kadının çözülmüş saç örgülerini andıran bir söğüdün dibinde... Göle uzun uzun bakar, yüzeyinde Narcissus'un güzel ve kederli yüzünü görürdü. Kendinden bir parça bulduğunda bu onu derinden etkiler, aklı başından gider ve ruhu için endişe duyarak mırıldanırdı: Zavallı şey, sana kim acır ki? Ardından da mersiyesine başlardı...
Bayan Ra'nın Raporları, okuyucuyu İspanya'da boğa güreşi yapılan bir arenadan Granada'nın gökyüzüne açılan avlularına, oradan da Picasso'nun dehşeti yansıtan Guernica tablosunun tam ortasına taşır. Bayan Ra, Sherlock Holmes gibi elinde feneriyle hafızanın kuytularına iner, bellek ve kimlik üzerine zorlu bir sorgulama başlatır.
Ra'nın gözünden dünya, hem kişisel hem de politiktir. Anneliğin kırılganlığı ve gündelik hayatın sıkıntıları, küresel acıların varoluşsal yüküyle iç içe geçer. ABD'de gördüğü kurucu liderlerin heykelleri, sömürgeleştirilmiş toprakların ruhunu duyurur. Irak ve Filistin'deki bitmeyen mücadele ise onun uykularını bölen, kabuk tutmayan bir yaraya dönüşür. Kahire'den İspanya'ya, oradan Amerika'ya uzanan bu seyahatler, sadece fiziksel yer değiştirmeler değil; tarih, kültür ve vicdan arasında yapılan zorlu hesaplaşmalardır.
Bayan Ra'nın Raporları, dünyanın ağırlığı altında sıkışıp kalan vicdanlı bir aydının kaleminden eleştirel bir anlatı.
Bu bir göl. Eski zamanların birinde, romantik şair kendini gölün kıyısında otururken hayal ederdi; belki de dalları âdeta hüzünlü bir kadının çözülmüş saç örgülerini andıran bir söğüdün dibinde... Göle uzun uzun bakar, yüzeyinde Narcissus'un güzel ve kederli yüzünü görürdü. Kendinden bir parça bulduğunda bu onu derinden etkiler, aklı başından gider ve ruhu için endişe duyarak mırıldanırdı: Zavallı şey, sana kim acır ki? Ardından da mersiyesine başlardı...
Ra'nın gözünden dünya, hem kişisel hem de politiktir. Anneliğin kırılganlığı ve gündelik hayatın sıkıntıları, küresel acıların varoluşsal yüküyle iç içe geçer. ABD'de gördüğü kurucu liderlerin heykelleri, sömürgeleştirilmiş toprakların ruhunu duyurur. Irak ve Filistin'deki bitmeyen mücadele ise onun uykularını bölen, kabuk tutmayan bir yaraya dönüşür. Kahire'den İspanya'ya, oradan Amerika'ya uzanan bu seyahatler, sadece fiziksel yer değiştirmeler değil; tarih, kültür ve vicdan arasında yapılan zorlu hesaplaşmalardır.
Bayan Ra'nın Raporları, dünyanın ağırlığı altında sıkışıp kalan vicdanlı bir aydının kaleminden eleştirel bir anlatı.
Bu bir göl. Eski zamanların birinde, romantik şair kendini gölün kıyısında otururken hayal ederdi; belki de dalları âdeta hüzünlü bir kadının çözülmüş saç örgülerini andıran bir söğüdün dibinde... Göle uzun uzun bakar, yüzeyinde Narcissus'un güzel ve kederli yüzünü görürdü. Kendinden bir parça bulduğunda bu onu derinden etkiler, aklı başından gider ve ruhu için endişe duyarak mırıldanırdı: Zavallı şey, sana kim acır ki? Ardından da mersiyesine başlardı...